Uzun zamandır gezi yazılarıma ara vermiştim. Son yazılarım hep pastalarımla ilgili oldu. Aslında yine sırada bekleyen pastalar var henüz sizlerle paylaşamadığım ancak pastalara bir mola verip; uzaklara gitmek istedim... Zaman geçiyor ve Amerika'ya gidişimin üzerinden 6 ay geçti ama ben hala New York'tan öteye geçemediğimi farkettim. Bu son New York yazısı mı bilmiyorum, sanki paylaşmak istediğim birkaç fotoğraf daha var aklımda...Evet evet m&m 'in mağazasını paylaşacağım daha... Ve Demir'in New York'taki pis ayakları... Evet en kısa zamanda son New York yazımı da yazmalıyım...
Bu sefer sırada Brooklyn Köprüsü var. Amerika ile ilgili pek çok görüntü yıllar boyunca filmlerle, dizilerle, fotoğraflarla görsel hafızamızda yerini almış. Brooklyn Köprüsü de bunlardan biri. Köprü New York'ta görülecek yerler listemizde...
İstanbul'un bu soğuk günlerinde düşünmesi zor gelebilir ama köprüye gittiğimiz gün çok sıcak bir haziran günüydü. Manhattan adasında deniz kenarında Özgürlük Heykelini fotoğrafladıktan sonra yürüyerek köprüye ulaşacağımızı söyleyenlere inandık ve yürüdük, yürüdük, yürüdük... Bir sonraki sorduğumuz Amerika'lı daha çok yolumuzun olduğunu ve metro ile gitmemiz gerektiğini söyledi.
Metrodan Brooklyn tarafında indik ve Manhattan'a yürüyerek geçtik daha sonra. Metrodan çıktığımız yerde büyük bir adliye binası ve önünde çok güzel bir park vardı. Herkes kafasına göre takılıyordu parkta, fotoğraflarda da gördüğünüz gibi. Ben battaniyeye sarılıp çimenlerde yuvarlanan çocuklara ve gazete okuyan adamın uzun kırmızı çoraplarına bayıldım. Aslında çoraplardan daha ilginç olan çorapları görmemizi sağlayan yırtmaçlı pantolonuydu sanırım....
Köprünün bir bölümü tadilattaydı. Köprünün yapımına 1870'te başlanmış ve 1883'te köprü tamamlanmış. Yapımı 13 yıl sürmüş. Gotik tarzda yapılan köprü 19.yüzyıl mühendisliğinde önemli bir başarı kabul edilmiş ve dünyanın 8. harikası ilan edilmiş. (Wikipedia) Köprünün altından araçlar geçerken üstünden yayalar ve bisikletliler geçiyor. Fotoğrafta gördüğünüz beyaz çizgi bisiklet yolu ile yayaların yolunu ayırıyor. Biz de diğer turistler gibi pek çok kez farkında olmadan işgal ettiğimiz bisiklet yolu için uyarı aldık. Bisikletliler gezinti olsun diye değil gerçekten bir taşıt olarak kullandıklarından bisikletlerini, son sürat gidiyorlar... Ve biz turistler arkamız onlara dönük, köprünün fotoğrafını çekiyoruz... New York'lular kibar insanlar, sadece 1-2 kez bisikletlerinin kornasına basıyorlar o kadar. Bağırmak, küfretmek ya da bisikletten inip üstünüze yürümek falan yok!
Manhattan adasını uzaktan görmek de en az içinde gezmek kadar keyifliydi...Çelik-ahşap ve taşın birarada kullanıldığı köprünün halatları arasından görünen yer dünyanın en önemli finans merkezi...
Köprü, Manhattan ile Brooklyn arasındaki artan trafiğe çözüm bulmak için yapılmış. Şu anda ada ile Brooklyn ve Jersey arasında pek çok köprü var ve hepsinde de günün her saati bizim köprülerdeki kadar yoğunluk var...
Manhattan adasına özel aracınızla geçmek çok pahalı. Bizdeki köprü geçişlerini mumla aradık orada... Bunun Manhattan'ın trafik yoğunluğunu azaltmak için uygulanan bir politika olduğunu düşündüm ilk başta ama sonra anladım ki, bütün yollar bir şekilde adadan geçmeniz üzerine kurgulanmış. Brooklyn tarafından Jersey tarafına arabasız da gidebiliyorsunuz ama çok daha fazla dolaşıyorsunuz. Burası Amerika ve amaç para kazanmak tabii :)
Köprünün uzunluğu 1825 metre. Oldukça uzun. Özellikle de Demir için zor oldu. Gerçi yolun yarısını babasının kucağında geçti...
Köprünün üstü oldukça rüzgarlıydı. Yaya olarak da yoğun bir şekilde kullanıldığından durup fotoğraf çekmek-çektirmek kolay olmadı...
Köprünün oldukça fazla fotoğrafını çektim ve ancak bu kadarını eleyebildim...Fotoğrafların hemen hemen hepsi Brooklyn tarafında onarım çalışmaları yürütüldüğünden Manhattan'a doğru oldu ...
Köprüyü geçtikten sonra kendimizi Amerika yerine Çin'de bulduk.Devamı bir sonraki gezi yazısına...
Sevgiler,
